Sosyal Medya

Güncel

Siyasal ve toplumsal boyutlarıyla Türkiye’de yaşadığımız vesayet süreci Fethullahçı Çete’nin üretip tezgâhladığı bir kumpastan mı ibaret?

Yeni Akit yazarı Kenan Alpay, Özden Örnek'in hayatını kaybettikten sonra yeniden alevlenen kumpas tartışmalarını farklı bir açıdan köşesinde değerlendirdi.



“Kumpas maÄŸduru Oramiral Özden Örnek son yolculuÄŸuna uÄŸurlandı” baÅŸlığıyla okurlara sunmuÅŸlar haberi. KasımpaÅŸa’daki Kuzey Deniz Saha Komutanlığı’nda düzenlenen askeri törenle uÄŸurlanan Özden “donanmanın altın çocuÄŸu” olarak da anılıyormuÅŸ. Deniz Kuvvetleri Komutanı Koramiral Özbal’ın yanı sıra muvazzaf, emekli pek çok üst rütbeli subay katıldığına ve tören alanına yapımında emeÄŸi geçtiÄŸi Heybeliada Korveti’nin maketi de yerleÅŸtirildiÄŸine göre bir nevi beraat kararını tescillenmiÅŸ, Özden bembeyaz bir sayfa ile uÄŸurlanmış oldu. 
 
“Darbe Günlükleri”ni unutmanın, unutturmanın veya hiç okunmamış saymanın mümkün olduÄŸunu zanneden bir yaklaşım dikilmiÅŸ karşımıza. Ä°yi ama siyasal ve toplumsal boyutlarıyla Türkiye’de yaÅŸadığımız vesayet süreci Fethullahçı Çete’nin üretip tezgâhladığı bir kumpastan mı ibaret? Åžu sıralar bu soruya Türkiye’nin maruz kaldığı bütün acıların müsebbibi olarak Fethullahçı Çete’yi iÅŸaretleyerek cevaplamaya hevesli olanların sayısı hiç de az deÄŸil maalesef. Ãœstelik konjonktürel geliÅŸmelerin ürettiÄŸi bu çarpık mantık ve sapkın istikametin sadece geçmiÅŸi deÄŸil bugünleri ve yarınları da hakikat dışı, adalet karşıtı bir bataklığa sürüklediÄŸi fark edilmiyor bile. 
 
Askeri Vesayet mi? O Hiç Yaşanmadı
 
Farzedelim ki Ergenekon ve Balyoz davalarına konu olan yargılama süreçlerini hiç yaÅŸamamış olsaydı… Farzedelim ki Fethullahçı Çete’nin siyaseti ve toplumu iÄŸfal eden vesvese ve yalanlarına hiç itibar edilmemiÅŸ olsaydı… Türkiye toplumunu tepeden tırnaÄŸa Kemalist ilkelere göre tanzim etmek üzere konumlanmış askeri vesayet süreci gerçekdışı bir anlatı olarak mı kalacaktı? Her bir ilkesi ve idealiyle gerek ideolojik olarak gerekse örgütlenme biçimiyle Kemalist oligarÅŸi bu toplumun huzuru, refahı, özgürlüğü için çalışıp çabalıyordu da biz nankörler mi idrak edemiyorduk?! Fethullahçı cuntayla hesaplaÅŸma sürecinde Kemalizmi ve Kemalist darbe giriÅŸimlerini temize çıkarmaya soyunmak gibi sadece hukuku deÄŸil en temel ahlaki ilkeleri ezip çiÄŸneyen çirkin bir yöntemi benimsemesi için toplumu iknaya soyunan soyunana. Hayırdır; Kemalist ideoloji ve askeri vesayet kadroları zamanın ruhuna uygun masumiyet beratlarıyla taltif edilince başımız göğe mi erecek?
 
15 Temmuz darbe sürecine katılan asker-sivil, muvazzaf-emekli, sermayedar-gazeteci ayrımı yapmadan en geniÅŸ ve en ağır yargılama yapılabiliyor. Peki, neden bütün ÅŸartları fazlasıyla haiz olduÄŸu halde 28 Åžubat darbe sürecinin aktörleri için bu kararlılık bir türlü sergilenemiyor? Evet, 103 general için Refah-Yol Hükümeti’ni devirmek üzere kurulan Batı Çalışma Grubu üyesi olmak suçuyla bir yargılama yapıldı. Ancak neticede 21 emekli general için tutuksuz müebbet kararı verilerek bir nevi askeri darbe ve bileÅŸenlerine dair geçiÅŸtirici bir karar verilmiÅŸ oldu. Neredeyse adli veya siyasi hiçbir mahkûm için uygulanmayan yaÅŸ durumları bahanesiyle darbeci generallerin ellerini kollarını sallayarak dolaÅŸmalarının önü açıldı. 28 Åžubat’ın askeri darbe olarak tescillenmesi bir merhaledir elbette. Ancak 28 Åžubat’ın ne ideolojik gerekçeleri ne de asker-sivil bileÅŸenleri tescillenip mahkûm edilmiÅŸlerdir.
 
Hukuk Çelişkiyi Kaldırmaz
 
Halkın üzerine tank süren, MGK toplantılarında meÅŸru hükümetleri ÅŸantaj ve tehditlerle hizaya çeken generallerin hesabı mahÅŸere mi kalsın? Ãœniversiteleri toplama kamplarına çeviren rektörleri, darbeci generallerle koordine hareket ederek sokakları kaosa sürükleme ihalesini almış kimi sivil toplum, gençlik örgütü, sendika, parti gibi Ergenekon artığı çeteleri yeni dönemde FETÖ’yle mücadelenin doÄŸal partnerleri mi sayacağız? Åžu sendikaya üye olmuÅŸ, bu bankaya para yatırmış, ÅŸurada sohbete katılmış, burada maklube yemiÅŸ filan gibi iddialarla sempatizan düzeyindeki insanları darbe suçuyla yargılarken bir önceki darbenin bizzat merkezinde rol oynayanlara gösterilen bu anlayış ne hayra yorulabilir ne de mantıklı bir biçimde izah edilebilir. Hukuk mantığı bu çeliÅŸkiyi daha uzun süre kaldıramaz.
 
Åžu darbeye ÅŸedit fakat bu darbeye esnek veya o darbeciyi tepeleyelim ama öbür darbeciyi bir fiske ile tecziye edelim tarzında bir tutumla toplumun güvenliÄŸi kalıcı olarak temin edilemez. Siyasetin, yargının, akademi ve medyanın önceliÄŸi darbelerin, darbecilerin ideolojik ve örgütsel kaynaklarını ayrım yapmaksızın kurutup yok etmektir. Moda haline dönüştürülen Kemalizm güzellemeleriyle, resmi törenler vesilesiyle mütemadiyen tekrar edilen Mustafa Kemal’e sadakat bildirimleriyle alınacak bir mesafe yoktur. 
 
Hakikate denk gelmeyen tanımların oluşturacağı ufuk ve coşkuların hiç ama hiç bereketi olamaz. Affetmek, cezalarda tenkisat yapmak, belirli bir süre ertelemek mümkündür. Ama suçu suç olmaktan çıkarmanın, suçluya muteber adam muamelesi yapmanın itibara hasar vermekten öteye yıkıma sürükleyen büyük bir sapma olduğunu kimse akıldan çıkarmamalı.
 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.